Sarıkamış | Harp Çantası!
Moskova’da Krasnaya Bulvarı’ndaki
askerî müzede bulunan Kurmay Başkanı Dük Aleksandroviç Pietroviç’in karargahına
gönderdiği rapor, tarihin beyaz hüznünü şöyle nakşeder vaziyettedir.
“Allahuekber dağlarında Türk
müfrezesini esir alamadım. Bizden çok evvel Allah’larına teslim olmuşlardı…
24.12.1914 Perşembe.
İşte o destanların hüzün sayfalarından
birisini kaydediyor tarihler Sarıkamış’ta. Vakıa her ne olursa olsun o
kahramanlarımız için denilebilecek en müşerref vasıf itaat kahramanları
olsa gerektir. Ordumuzun en kıdemli rütbelisinden sakasına kadar her ferdi için
hüsnü zan ile bakmak isteyerek yazımı kaleme alıyorum. Niyetim Sarıkamış’ın
aziz hatırasını en ufak bir şuur olsun bilmektir. O şuur ile müteveffa şairlerimizden
Mithat Cemal Kuntay gibi “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” diyebilmektir.
Her milletin kendi tarihinde
andığı bazı vakıaları ve kahramanları vardır. Sarıkamış da bizim milletimizin
böyle tarihi olaylarından birisidir. Lakin yazımda olayı makale tarzında
anlatmaktan çok edebi olarak birkaç telmih ile bitirmeye çalışacağım. İşte o
telmihlerin belki de en müşahhaslarından birisi olan Iğdırlı Ali (Ilgın)
Onbaşıya ait mektuptur. Bir yağız Anadolu delikanlısının tümüyle cebânetten/korkaklıktan
uzak olarak yazdığı bu ufak mektup aslında durumun vahameti açısından veciz bir
nüktedir.
“Pederime, Kutsi Huzura...
Evvela farz üzre, mübarek
ellerinizden üns eder, anamgile, halamlar canibine ve emmim Hüseyin ağama ve
cümleye selam ile yadımızda mahfuz kılındıklarını ve ellerinden ve dahi
gözlerinden öperek hayır, selamet ve avdet dualarını rahmetmelerini arz ederim.
Ben kıt'ama içtima ettikten ve de şayet Nevzadım (çocuğum) tevellüt etmiş ise
(doğmuş ise) anası ile önce Huda’ya ve ahiren size emanetimdir ki, gözüm
sırtıma düşmeye. Benden sual varid oldukta Halikı meşkur ola (Yaradanıma
şükürler olsun) afiyette ve kasavetten beriyiz. Kudret-i Semavi'nin, önce
muzafferiyeti, şehadeti ve terhisi nasip kılmasını tazarru ederiz.
Bu yaz, iki alayımızla, Yemen'den
buraya naklolunduk. Yola revanımızdan dört ay mukaddem buraya konakladık ki,
Arap'ın nar-ı cehennemi, Köprüköy'deki ayaz yanında, nimet-i ilahi imiştir kim,
burada çadırın perdesi, buza kesmiş oğlak kulağı misillü, kırılmakta ve
kopmakta Bölük kumandanım yüzbaşım, beni sıhhiyeye nakletmiş ise de tabip, ecza
ve deva fıkdanından (yokluğundan) biçare kalıp tekraren takımıma tertip
olundum. Zevali saatin varması ile, gece Köprüköy'e civar dağlardan tipi
boşanır. Kumandanımız, müstakbel cumaya, Başkumandan Paşa Hazretleri'ne (Enver
Paşa'ya) teftiş ve hücum için intizar olduğunu muştuladı kim, teşriflerine
kadar postal, yün, içlik, çorap ve kaputların verileceğini ve Yemen yazlıklarını
atacağımızı tebşir etti (müjdeledi). Allah, devlete ve millete zeval vermeye,
Başkumandan Paşa Hazretleri'nin vürudu (gelmesi) ile, Moskof'un kahrolacağından
ve kafirin, karşımızdaki tepelerde geceleri seyran ettiğimiz, ocaklı ve
matbahlı/mutfaklı karargahlarına sahip çıkacağımızdan zabitanımız
(subaylarımız) müemmen (emin). Şafak atanda, 2095 rakımlı Kızkulağı Tepesi'nden
Moskof obüs yağdırır amma şükrola, zafer bizimdir. Leyl (gece) bastırınca
tepelerdeki Moskof ateş ocaklarının narı (ateşi), gözlerimizdeki ayazı tandır
közüne tebdil eyler(dönüştürür). Baş kumandan Paşa Hazretleri acele vara ki,
ateşe nail olak (kavuşalım).
Yarın sabah namazı edası ile,
aşağıdaki çukurdaki Moskof Ermeni bataryasının köprü yolu ayağını tutacağız.
Ben keşif manga kumandanı naspedilmişimdir ki şehadet şerbetini içmek dahi
zaferi tatmakla hemnuş (denk). Yüzbaşı Efendi, ikindi vakti çavuşluk alametini
eli ile talik edeceğini (asacağını) de söyledi. Dualarınızı ve terhisimize ve
zaferimize taptularınızı eksik etmeyesiz. Âlemi O (C.C) bilir kim, Kadir-i
Mutlak O’dur.”
Evet üstte askerimizin yazdığı
gibi aslında Sarıkamış, kahraman milletimizin adeta hafıza mermerine kazımış
olduğu o kanlarla sulanmış Galiçya, Dimetoka, Çanakkale, Dumlupınar ve Sakarya
gibi cephelerimizin diğer kardeşlerinden yalnızca birisidir. Sarıkamış Mehmetçiğin
kefeninin kardan, sılasının yardan, dualarının Yaratandan olduğu emrin taatten geldiği
irade ve şuur meskenidir. Yokluk içinde geçen bir sefer ve o seferin görünmeyen
sonucu. Öyle bir netice sunar ki Sarıkamış, tarih onu anmaya ve dahi anlamaya
her çaba gösterişinde duygularının esiri olur. Sözün sukuta erdiği noktadır
Allahuekber dağları. İsmi ile müsemma o dağlar belki elan/şu an hala “Allah”
nidaları ile yıkanırdır. Zaten artık o dağlardan başka sesin duyulması da
mümkün değildir. Bağrına bastığı nice bu toprakların evladını kendine saklamış
ve sessizce hudut çizmiştir. O hududun satıra çizilişine örnek birkaç dörtlük
ile sizleri yalnız bırakıyorum.
Yemen
çöllerinde hüzünle yandınŞimdi
beyazları örttün Mehmet’imSusamıştın
çölde suyuna kandınKarların
altına yattın Mehmet’im! Çarıksız
çıkınsız çıkıp Yemen’denAş
diye toprağı yuttun Mehmet’imDüşmedi
tüfeğin mor ellerindenAhir
nöbetini tuttun Mehmet’im “Allahü
ekber!” nidaları dağ gibiElmas
mı yağıyor gökten çığ gibiVatan
aşkı kaynar yanardağ gibiKendini
buzlara kattın Mehmet’im! Allahü
Ekber şahit, ağaçlar, taşlar..Kalkamadı
kaldı secdede başlarAğladı
gök kubbe, bitkiler, kuşlar…Bütün
Türkistan’ı yaktın Mehmet’im! Şimşekler
buz kesti, alev serinceÇarıkta
bin delik, kaput ipinceBelki
son nefesti, mermi değinceKarları
göklere attın Mehmet’im! “Sürü”
değil, insan seli, bak niçin?Bu
yürüyüş senin için, Hak içinSeve
seve can verdin vatan içinBir
öldün; binlerce arttın Mehmet’im! Edip
Kamil Görmüş | Sarıkamış Şehitlerine
Not I: Bir önceki Harp çantası yazımı okumak için tıklayınız.
Not II: Tüm yazılarımın listesine ulaşmak için tıklayınız.
Gönlüne genişlik, kalemine kuvvet dilerim Yasin bey Kardeşim, gayet kuvvetli müessir.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Sağ olun.
SilÇok güzel olmuş ellerinize saglik
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Sağ olun.
SilOnların unutulmamasını ,daima hatırlanmasını sağlayarak bir genç neslin yapması gereken en önemli görevi yerine getirdiniz . Tebrik ederim ,devamını bekliyoruz...
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Sağ olun. Elimden geldiğince yazmaya gayret göstereceğim.
Sil