Evde İken!
Kimi alimlerimize göre “hikmet”
mükemmellik/kusursuzluk kimilerine göre hükmün konuluş amacı kimilerine göre
ise ilâhî sırların ve gerçeklerin bilgisi, varlıkların var oluş amaçlarının
kavranması, sebeplerle bunların sonuçları arasındaki ilişkilerde ilâhî iradenin
rolünün keşfedilmesidir. Bir felsefe disiplini olduğu gibi bazen onu içine alan
bu hayretengiz kavram bizi hem derinden etkiliyor hem de bilinçsizce muamma
halini koruyor. Peki ya terkip de kullandığımız diğer veciz kelime? “Hane.”
Sadece bir evden fazlası demek olan bu mefhum oluşturduğumuz birliktelikle
yalnızca basit bir birleşik isim olmayıp, bir evren/universe kuracak güce sahip
terim ve bizim için ortak payda da buluştuğumuz çatıdır. Nitekim yolunun
başında olan biz genç salikler olarak ellerinde kalemle bekleyen, “hikmeti”
nerede bulsa onu ilahi emir gereğince alıp tahkik ve tenkitten geçirerek
özümseyen bir grup arkadaş için sıradan bir kelime demeye çekinerek söze
başlıyorum.
“Savm u salat u haccile sanma biter
zahid işin
İnsan-ı Kamil olmağa lazım olan
irfan imiş”
Der divan edebiyatımızın şairi.
“İrfan.” Bir zor kelime daha. “Kendini bilen rabbini bilir” sözü gelir irfan
deyince akla. “Men arefe.” Bilmek. Neyi nasıl?
Evde kaldığımız şu günlerde
kendimizi tanımaya ve onu yaratana doğru yol almaya o kadar muhtacız ki.
Elimizde onunla konuşmak gibi bir imkân bile varken. “Kur’an.” İlk emri yerine
getirmeyeli ne kadar olmuştur dersiniz. Ve sizi alıkoyan nedir? Hadi, Peyami
Safa’nın da dediği gibi “şimdilik durmak değil şimdiden başlamak lazım.”
En içten saygı, sevgi ve
hürmetlerimizle…
Yorumlar
Yorum Gönder